YAZILARIM / AMELİYAT           KAPAT
ameliyat

 

BİR AMELİYATIN ARDINDAN

Şafak Ağustoslu                                     Yazım_Tarihi: 2012

 

            Hani derler ya bir musibet bin nasihatten iyidir diye, işte o hesap insanın başına gelmeyince tam olarak anlayamıyormuş. Başkaları anlatsa da bu kadarda olmaz artık deniliyor. Fakat o kadar oluyormuş.

         Bir hastalığım vardı, Bu hastalık normal sağlık kuruluşlarında ki yapılan tahlillerle fark edilemiyor bile. Defalarca sağlık kuruluşlarına gittim, hep aynı tahliller yapıldı ve bu tahliller herkesin bildiği kolesterol şeker gibi temel tahlillerdi. Bu tahlillere ek olarak, ultrason cihazlarıyla da bakıldı, EKG çekildi bir şeyimin olmadığını sadece demir eksikliğinin olduğu söylendi. Fakat teşhis yanlıştı çünkü bizim bilmediğimiz bir şey varmış ayrıntılı kan tahlili. Bu tahlil yapılmış olduğunda kan sonuçlarının uçuk değerler olduğu ortaya çıkacaktı. Bu tahlil isteğe bağlı olarak belirtirseniz yapılıyormuş. Maalesef ben aylar sonra hastalığım ilerlemişken hastalığımın ne olduğunu bilebildim. Onun da hikayesi şudur:

         Bir gün tahlillerimle aile doktoruna başvurdum doktorum bana bu tahliller senin durumunu göstermiyor seni A hastanesine göndereyim onlar baksınlar dedi. Böylelikle ben Hematoloji bölümüne başvurdum. Tahliller yapıldığında gözlerime inanamadım çoğu kan değerim ya normalden yüksek yada düşük çıkmış. Bu ayrıntılarla Gastreloji bölümüne gönderdiler mideme bir kamera sokup anlamaya çalıştılar. Şüpheler gittikçe gerçek oluyordu. İşte bu sırada bir son test yapılması istendi ve beni B hastanesine gönderdiler. Çünkü A hastanesinde bu sistem yoktu. Bu Laparoskopi sistemiydi. Gittim B hastanesine yattım ve test zamanını beklemeye başladım. ( İşte bu arada koca hastanede tüm şikayetlerime rağmen ve randevulu gelmeme rağmen 2 saat boyunca yatağa yatamadım. Neden diyeceksiniz, Çünkü ne çarşaf vardı ne yastık 2 kez hastane yönetimine gittikten sonra çarşaf ve yastık geldi bende yatabildim.)  Sadece bunlarla kalsa iyi laparoskopi anestezi altında yapılan bir işlemdi. Laparoskopi için her şey hazır zannederek laparoskopi odasına gittim. Aynı zamanda Tansiyon hastalığımda vardı. Bunuda belirttikten sonra yattım. Bir doktor ve bir prof . başımda beklediler ve anestezi uzmanı bir türlü aramalarına rağmen gelmedi. Maalesef daha fazla bekleyemezlermiş. Yapacak olan doktor beni uyutmadan  vucuduma bir delik açtı kamera için . Hala anestezi uzmanı gelmediğinden 2. deliğide açtı . Bundan sonra içeriye, deliğin birinden hava vermeye başladı. Ben durun diye yalvarıyorum başımda tansiyon aleti zil çalmaktan helak oldu adam durmuyor sonunda bir baktım elektroşok cihazı getirildi. Demek ki ölüm riski de bulunuyormuş deyip, daha da korktum. Karnım şiştikçe kalbim sıkışmaya başladı ve Allahtan prof. insafa geldi devamında anestezi uzmanını bekleyelim dedi ve rahatladım. Daha sonra herkes işini bitirmiş ve gitmiş sadece dikiş yapan bayan kalmış ben uyandım.
Hastalar yoğun bakımda uyanır. Ben yapılan yerde uyandım ve ne olduğunu sorduğumda, doktorların baktığını, KARACİĞER SİROZU olduğumu ve kendisinin de dikişleri yaptığını söyledi. O kadar rahattı ki benim karnımı dikiyor ve ben ayılmış durumdayım. Bu nasıl iştir anlamadım.

Maalesef insanı canlı canlı kesmek ve dikmek neymiş o hastanede öğrendim.

İLAÇ DURUMU CAN YAKTI:

Daha sonra A hastanesine gittim. Artık hastalığım belliydi doktoruma verilerle gittiğimde bana İlaç raporumu yazdı.  Bu rapora göre ilaç kullanacağımı zannettim meğerse raporda sonradan değişiklik yapılmaması için ilaçlar fazla fazla yazılmış.

Tabii ki bana bunu söyleyen olmadı. Bundan dolayı ilaçları rapor miktarı kadar aldım. Buda fazla ilaç alımı demekmiş. 1 ay sonra hastaneye acil servise yattım. Herkes Bu hapı bu kadar nasıl kullanırsın diyor bende onlara raporda o kadar yazdığını söylüyorum kimse bana aksini söylemedi diyorum. Sabah oldu. Tahliller yapıldı vücut biraz normale dönülünce bana kızan doktorlar arttı. Fakat kimse bana inanmıyordu. Sonunda iyi olduğuma karar verdiler ve çıkacaktım ki aklıma geldi.

Doktora  “Herkes neden bu kadar fazla kullandın diyor ama hala ne kadar kullanacağımı bilmiyorum. Ne kadar kullanmalıyım” dedim. Doktor da 1-2 hafta kullanmayacaksın dedi ve gönderdi. (Sormasam söylemeyeceklerdi)  2 hafta sonra gastroloji bölümüne gittim ve doktor kullanım miktarını günlük çeyrek ya da yarım alacaksın diye belirledi ben acilden önce günde 2 adet alıyordum. Nabız durumum düşmüş hareket kabiliyetim daha da düşmüştü.

Maalesef nabız durumum düzelemedi bir türlü o olaydan sonra.

         Bu hastalık Karaciğer nakli ile geçebiliyormuş. Olabilir ama Doğru düzgün ORGAN BAĞIŞI yapılamıyorken nasıl bir karaciğer bulunsun. Bende C hastanesine kendimi Nakil olarak yazdırdım ve beklemeye başladım. (MAALESEF HALKIMIZ ORGANLARIYLA BİRLİKTE AHİRETE GÖÇ ETTİĞİNİ ZANNEDİYOR. Fakat işin aslı bir başkasına hayat vermek dururken vücudu böceklere ziyafet sofrası oluyor.)

AMELİYAT ZAMANI:

Bir gece sevinçli bir haber geldi ve ameliyata çağrıldım. Hemen yola koyuldum ve hastaneye gittiğimde odam hazırdı. İnsanlar ameliyat için beni hazırlamaya başladılar. Ben ise kan gerekebilir diye hemşirelere yaklaştım ve kan gerekirse burada akrabalarım var onlara haber vereyim mi dedim. Gelen cevap gerçekten alışmadığımız bir cevaptı,“bizde her şey mevcut kimseyi aramanıza gerek yok.”

Bu cevaptan sonra artık bir şey sormadım. Ameliyat başarılı geçti ve sonrasında 10 gün kadar hastanede yattım. Tertemiz güler yüzlü bir ortam vardı. Herkes özel odada refakatçisi ile birlikte kalıyordu. Hatta refakatçilerin yemekleri 2 değişik menü içinden refakatçinin isteğine göre getiriliyordu bu da çok dikkatimi çekti çünkü bu duruma alışık değildik. Sanki otel odasında kalıyormuşuz gibi geldi.

Sağlık durumum iyiye gittiği için taburcu edildim ama tamamen kendi halime bırakılmadan önce eğitim aldım.

 

İŞTE FARK BURADA DA KENDİNİ GÖSTERDİ:

A hastanesinde ilaç kullanım miktarından dolayı acile düşmüştüm. C hastanesinde ise eğitimin bir parçası ilaç kullanımıydı. Bir karton üzerinde tablo oluşturulmuş zamanlarını ve aç ya da tok durumlarını kartona anlaşılır bir biçimde yazmışlar ve bir hemşire gelerek bana bu kartonu anlattı. Daha sonra Hastanenin diyet uzmanı benim evde yapacaklarım konusunda bilgilendirmek üzere geldi ve bir kağıda yazılan yiyeceklerim ve yiyemeyeceklerim listesini anlattı. Bir başka hemşire geldi bana insülin nasıl yapılır bunu anlattı. Daha sonra ise hastane bana bir şeker ölçüm cihazı hediye etti ve bunu getiren hemşire de bunun nasıl kullanılacağı konusunda bilgi verdi ve tatbik ettirdi.

Hastaneden Ayrıldıktan sonra doktora sormak istediğim bir şey oldu hastaneyi aradım ve benimle ilgili olan bölümü söyledim. Orada bulunan benimle ilgili nöbetçi doktor karşımdaydı. 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet. Aynı zamanda 1-2 sene muayene günlerinde aynı doktorlar gelişmeyi takip ederek ilaçlarda düzeltmeler yapıyorlar gerekirse tekrar hastaneye yatırıyorlar.

 DAHA İYİSİ VARMIDIR BİLMEM FAKAT,

Bu hastane bana insan olduğumu ve ne kadar değerli olduğumu hissettirdi.

İnsanoğlu Hep güvenmek ister karşısındakinin kendisine değer verdiğini ya da değer vereceğini düşünür ve yanılır. Maalesef Bu olaylar zincirinde karşılaştıklarım bana şunu öğretti. Her zaman daha farklı düşünen birileri vardır. Teşhis ve tedavi için hiçbir zaman tek bir doktor ya da hastaneyle kalmayın. Doğru teşhis yapıldığına inanıyorsanız maksimum fayda sağlayacağınız neresi diye araştırın. Hastane binalarının ne kadar güzel olduğu değil, içindeki size hizmet eden, sizi iyileştirme çabası için elinden geleni yapan bir insan olabilir mi diye bakın. Tavsiyeler alın.

ÇÜNKÜ ASIL BAKILAN DEĞER İNSAN DÜŞÜNCESİDİR.  Gerisi Teknolojidir. Şayet doktor hazır değilse veya sadist düşüncelere sahipse dünyanın en gelişmiş cihazını verseler yinede yaşama riskiniz %50 nin altındadır. Şayet Doktorunuzun ve hastanenizin düşüncesi insancılsa zaten orada sizin kurtulmanız için her türlü teknik donanım bulunacaktır. Bu donanımı kullanabilecek ekipler hazır bulunacaktır.

Ben şanslı mıyım? diye düşündüğümde Teşhis aşamasında şanssızdım fakat ameliyat ve sonrasında şanslı olduğumu düşünüyorum. Neden mi? bu kadar kötü başlangıçtan sonra güvenebileceğim birilerini bulabildim.

Şimdi ise uyum safhasındayım artık her şey önce Allaha sonra benim kendime ne kadar dikkat edebileceğime kalıyor.

BİNALAR ÇOK LÜKS OLSA DA HİZMET KALİTESİ İNSANA BAĞLIDIR. UMARIM GEREKMEZ AMA GEREKİRSE DE SİZLERDE VİCDANLI VE İYİ DÜŞÜNCEYE SAHİP İNSANLARLA KARŞILAŞIN.

Not: Burada hastaneler zan altında bırakılmak istenmemiştir.
Bu büyük hastanelerde küçük düşüncelere sahip olan bazı doktorlarımıza sözüm.
Bence hedef insan hayatıysa, çok daha iyi seçimler yapmak gerek.

Şafak Ağustoslu