YAZILARIM / ÇOCUK_TURŞU           KAPAT
Çocuk turşu

 

ÇOCUKLARINIZIN TURŞUSUNU MU KURDUNUZ.

Şafak Ağustoslu                                     Yazım_Tarihi:20.08.2022

 

ÇOCUKLARINIZIN TURŞUSUNU MU KURDUNUZ.

Onlara ne yaptınız. Neden sokaklarda değiller. Neden saatler boyunca bilgisayar başında zaman geçirip, gelişimlerinin eksik kalmasına göz yumuyorsunuz.

Neden onlarla iletişim kurmuyorsunuz?

Onlar ki, sokaklarda düşmeyi ve yeniden ayağa kalkabilmeyi öğrenecekler.
Arkadaş grupları içerisinde, belki de liderlik yetenekleri gelişecek.
Belki de oynadığı oyunlar ile vücudu gelişecek.
Haklarını savunmayı öğrenecekler.
Başkasının haklarına saygı duymayı öğrenecekler.
Doğaya karşı saygı duymaları gerektiğini öğrenecekler.
Çocukluklarını yaşamayı başarıp, ileriki dönemlerde eksiklik hissetmeyecekler,
Gelişimine katkısı olacak birçok şeyi, sokakta arkadaşlarıyla birlikte büyürken öğrenecek. Tabii ki Her öğrendiği doğru olmayabilir. Sizler de yanlışları zaman içerisinde düzeltip yoluna devam etmesini sağlayacaksınız.

Çocuklar, 3-7 yaş arası foto grafik hafızaya sahip olduğu halde, tüm dünyası veya öğrenebilecekleri bilgisayar oyununda gördüğü sanal dünyadan ibarettir.
Halbuki 2-4 yaşları arasında etrafı tanımak için çocukların sorarak öğrenme zamanıdır. Devamlı bu ne diye sorar. Hatta ebeveynler artık sıkılacak noktaya bile gelirler. Bunu engellemek için ELİNE BİR TABLET VERİRLER.

İyi mi oldu?

Bu yaşlarda çocuklar, ne kadar değişik bilgi alırlarsa, o, hafızalarına girecektir. Unutmayacaklardır.

Biraz düşünelim. Sizler elinizden gelen en iyi şekilde yetiştirdiniz. O da büyüyünce sizin istediğiniz gibi bir genç olamadı. Nasıl bir genç istiyordunuz dediğimizde ise mükemmel bir kişi tarifi çıkar. Maalesef her bir birey mükemmel olmak zorunda değildir ve olamaz da. Fakat geçmişte dürüst yetiştirdiyseniz, kimse onu yoldan çıkaramayacaktır. Onu insana ve doğaya saygılı yetiştirdiyseniz büyüdüğünde onu göreceksiniz.

Yani kısacası “NE EKERSENİZ ONU BULACAKSINIZ”. Siz, siz olun, çocuğunuzun evde turşusunu kurmayın.
Onu korumak için yapıyoruz
deseniz de, büyüdüğünde olacaklardan korumuş olmuyorsunuz. Sizin şekillendiremediğinizi, Çevre çok güzel şekillendirecek ve büyüdüğünde çocuğunuzu tanıyamayabilirsiniz.

Bazı ebeveynler en iyi giysileri aldık, Bir dediğini 2 etmedik. En iyi okullarda okuttuk. Ama yine de saygısız bir çocuk oldu. Takım ruhu deseniz hak getire.
Nerede yanlış yaptık diyorsanız. AYNAYA BAKIN. ÖZ ELEŞTİRİ YAPIN.

ÇOCUĞUNUZDAN ÖZÜR DİLEYİN. Ondan kurtulup günlük işlerinize dönebilmek için eline tablet verdiğinizden dolayı, Ya da Bilgisayar başında fazla kaldığında onu oradan koparıp, farklı bir şekilde zamanını değerlendiremediğiniz için. Tam ihtiyacı olduğu dönemde birlikte bir şeyleri yapmadığınız için.

Bunların yanında bir önemli şeyi daha öğrenecekler. TAKIM OLMAYI ÖĞRENECEKLER.

Takım olmayı beceremediklerinde DIŞLANMIŞLIĞIN ne kadar kötü olduğunu, aynı zamanda TAKIM OYUNCUSU olarak kendi başına hareket etmesinin, BAŞARISIZLIK GETİRECEĞİNİ ve kendisi ile arkadaşlarına zarar vereceğini görecekler.

İstedikleri kadar okusunlar. Üniversiteyi birincilikle bitirsinler. Takım ruhuna sahip olmadıkça bir getirisi olmadığını görecekler. Hele ki TAKIM LİDERİ?

Bu zaten takım ruhuna sahip olamayan birinin anlayacağı bir şey, hiç değildir.

Şirketler bu tip iyi öğrencileri işe aldıklarında, ekstra bir eğitimden geçirmek zorunda kalıyor.
Bu elemanlarını toplu halde TAKIM OLMA kursuna yolluyorlar. Bunu yapamayan kişiler, istedikleri kadar birincilikle mezun olsun, takıma alınmıyorlar.

İşyerleri eleman tercihlerinde ( Tabii ki dünyada kabul görmüş şirketler) Kişinin eğitimine bakarlar. Yeterli bir eğitimi varsa ona işbaşı eğitimi verirler. (Oryantasyon eğitimleri) Bunun dışında ekip oluşturmaları gerekiyorsa, ekip olabilecek elemanları seçerler. Kendi başına hareket eden elemanlar, o ekibe asla alınmazlar. Sorumsuz elemanlar, bana ne diyen, Ne ka ekmek o ka köfte diyenler, YA DA ben EN İYİSİYİM diyen elemanlar o ekibe ALINMAZLAR.

Kısacası BEN diyen, BİZ olamayan kişiler EKİP OLAMAZLAR.

Bundan dolayı da kolay ilerleme sağlanamaz. Yükselemezler. Toplum dışına itilirler.

Ayrıca TAKIM LİDERİ doğuştan olmaz. Sonradan kazanılır. Bu da çocukluktan itibaren kazanılan bir yetenektir. Öncelikle arkadaşları arasında sevgi ve saygı duyulan bir kişi olunması gerekir. Bunun için arkadaşlarını gerektiğinde koruyup, gerektiğinde uyaran çocuklar, Liderlik yolunda adımlarını, ne yaptıklarını bilmeksizin atarlar. Dürüstlük ve kendi yolundan, hedefinden sapmadan yürüyen, bu yolda düştüğünde kalkan ve arkadaşları düştüğünde kalkmalarına yardım eden bir kişiliği olmalı. Bu da doğuştan değildir. Zaman içerisinde kazanılır.

Bu kazanımlar için de AİLE önemli yer tutar. Tutarsız davranışları olan ebeveynler çocuklarına iyi örnek olamazlar. Çocuklar bu özelliklerin önemli bir kısmını ailesini izleyerek alırlar. Diğer kısmını ise çevre etkisiyle hallederler.
Ailede bir dürüstlük varsa, bu çocuğa yansır. Devamlı yalanlarla büyüyen bir çocuk sokakta da bunu sürdürecektir. Kimsenin saygısını da kazanamayacaktır. Bunun gibi birçok örnek verilebilir.
Ailesinin çevreye karşı tutumu bile, çocuğun gelişiminde önemli bir rol oynayacaktır.
Mesela bir aile düşünün, pikniğe gittiler. Baba bir ağaçta meyve gördü ve ona ulaşmak için ağacın dallarını çekip 1-2 meyve için kırdı. Çocuk ta bundan sonra bir şeyleri almak için bir şeylerin kırılması gerekiyorsa, kırarım diye bir karar aldı.

BU çocuk büyüdü ve işyerinde kadroyu kapmak için başkalarının üstüne basarak yükselmeye çalışacaktır. O zaman da tamamıyla dışlanacaktır. Bir yönetim kadrosunu kapsa bile, altındakiler ona saygı duymayacaklar ve dediklerini hafife alacaklar, işi yavaşlatacaklardır. Ta ki, O Yönetici başarısız görülüp, işten el çektirilesiye kadar.

Çocuklukta aldığı kötü örneğin, hayatında kullanılmayacağını düşünüyorsanız, çok YANILIYORSUNUZ.

Çocuklar küçükken kopyalarlar. Hayatın bir yerinde istemsiz olarak da olsa bu davranışı sergilerler.

Çocuğunuzu geleceğe hazırlamak istiyorsanız, Son yaşadığımız dönemde birçok kaynak var. Fakat bunu sadece okumak yetmez. Çocuk 20 yaşına gelmiş, ben bu kitabı okudum bir şeyler düzelteyim diyorsanız ARTIK ÇOK GEÇ.

“AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR” Atasözümüzü unutmayın. Eğitim doğumdan sonra başlar. Önce ANNE, BABA demesi beklenir. Sonra yürümesini öğrenir. Sonrasında ise ebeveynlerin eğitimi başlar. Altını ıslatmasın söylesin diye bir şeyler yapılır. İstedikleri için söylesin, ağlamasın diye eğitim verilir. Sonrasında ise eline bir tablet verip, 20 yaşına kadar benzer şekilde bırakılırsa, BUNUN ADI EĞİTİM OLMAZ.

Hayatınızın birlikte olduğunuz her anını eğitim için kullanabilirsiniz. Mesela yolda yürürken, trafik ışıklarına geldiniz. Kırmızı ışıkta beklerken başkaları geçti. Hemen çocuğunuza gösterip, ne kadar sabırsız insanlar, şimdi bir araba çarpabilir ve durumu kötü olabilir diyebilirsiniz. EĞİTİM için belli bir yer yoktur. Hayatınızın her anı eğitim yeridir.

Bunun gibi çevre bilinci vermekte, bunların arasında yer alır.
Bir ürün yediniz, yere atmak yerine bir çöp bulasıya kadar elinizde beklettiniz. Çocuğunuz yere attı, hemen onu almasını ve kendisi gibi, çöp tenekesi bulduğunda oraya atmasını isteyebilirsiniz.

Başımdan geçen bir olay şudur. Bir ülkede marketteyken 3-4 yaşlarında bir çocuk, oyuncak reyonunda puf oyuncaklara bakarken devirdi. Annesi göresiye kadar oradaydım ve o yerine koymaya çalışırken yardım ettim. Annesi yanımıza geldi. Çocuğunun elinden tutup, oyuncakları neden düşürdü diye ona kızmadı. Sadece bana teşekkür etmesi konusunda uyardı. Eğitim bunun neresinde derseniz, biraz düşününce anlayabilirsiniz. Genelde bizim aile yapımızda nasıl davranırız bir de bu olayı okursanız, bulabilirsiniz.

Ben çocuk gelişimi ya da psikolojisi konusunda eğitim almadım. Bunlar benim gözlemlerim ve tecrübelerimden doğan bilgilerdir.

İnternet ya da bilgisayar olmadığı için şanslı mıydık? Ya da şanssız mı?

Bu soruya cevap vermek çok kolay. İnternet ve bilgisayar olmalı. Teknolojik gelişmeler insanların yararınadır. Fakat insanoğlu bu gelişim içerisinde ayak uydurmakta zorluk çeker. Bilgisayar oyunları eğlencelidir. Tabii ki çocuk gelişiminde bunların sınırlı olması gerekir. Birçok oyun, beyin koordinasyonuna yardımcı olsa da yine de fiziksel ve düşünsel gelişimine sekte vuracaktır. Biraz izleyin. Çocuk oyunu başarmak için saatlerini hatta günlerini harcayacaktır. Başka hiçbir şeyi gözü görmeyecek.
Nerede kaldı farklı bir bakış açısı yaratmak.

Bilgisayar oyunları genelde çocukların hayal dünyasını yok eder. Sadece o oyuna takılırlar. Hayal dünyası ise sokakta kazanılır. Çocuklar sokakta çeşitli olaylar karşısında kendi hayal gücünü kullanıp çözümler üretirler. Hatta bazen yaşından beklenmeyecek kadar güzel çözümler bulabilirler.
Bilgisayar oyunu devamlı oynayan çocuklar, ileride bende oyun programı yazacağım der. Yazmaya çalışsa da oyunlarda gördüklerinin dışına çıkamazlar. Çünkü hayal edemezler gördüklerini uygularlar.

Takım lideri olmak da bunun tersidir. Hayal gücü ve eğitimini birleştirerek farklı çözümler yaratmayı becerebilen kişiler lider olabilirler. Bu liderler aynı zamanda sokakta arkadaşlarıyla ortak çözümler buldukları gibi, takım içerisindeki kişilerinde fikirlerini alırlar. Takımın içerisinden hiçbir fikir almayan sadece benim dediğim dedik diyen kimseler ZATEN LİDER DEĞİLDİR. Takım oyuncusu bile değildir. Yakın zamanda bu anlaşılır ve bencil biri olduğu görüldükten sonra, liderlikten ve o çevreden gönderilir.

İş yerindeki gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim. İş yerine saygısı olmayan insanlar zaten kısa süreli bir iş yapar. Yerine daha iyisi bulunduğunda hemen işten çıkarılır. Devamlı savrulur. Ama kendisinde hiç suç bulmaz. Çünkü öyle yetiştirilmedi. Bazıları her zaman kendisi ön planda olsun diye patron geldiğinde sesini yükselterek iş yapar. Bu da, yine çevreden edindiği tecrübedir. İşveren çalışıyor desin diye yapar. Fakat küçük bir takip ile çalışmadığı ortaya çıkar. Ya da işi yavaşlatarak kendisine zaman ayırır. Bu da zanneder ki gözden kaçıyor. İlk fırsatta kapının önüne konulur. İş arkadaşlarının üzerine basarak kendisini iyi göstererek bir yerlere gelmeye çalışır. Bu da yöneticinin gözünden kaçmaz.

Peki, neden bu yollara başvurur? Belki de her şeyi ailesi tarafından kolaylıkla karşılandığından. Belki de zorla arkadaşının oyuncaklarını aldığında, ebeveyn tarafından, zamanında uyarılmamıştır. İnsana ve çevreye karşı saygısı olmayanlar, işine de saygı duymazlar. Herkesin küçüklüğünde olduğu gibi ona bakacağını düşünür. Kolaylıkla elde edebileceğini düşünür.

İlla ki Büyüdüğünde olabilecek bütün problemler için çocukluk suçlanmaması gerekir. Fakat yinede payı büyüktür. Veremediklerimizi, çevresi çok güzel vermiştir.

Çocuğunuz sadece okumamalı. Sizden ve çevreden, küçüklüğünden itibaren aldığı eğitimler ile çalışma hayatına kendini hazırlamalı. Bu hazırlık aşamasında önce küçüklerine sevgi, büyüklerine saygı, çevre bilinci, doğaya saygı, arkadaşları arasında dürüstlüğüyle, adil olmasıyla ve paylaşımcı olmasıyla ön plana çıkması onun gelecekte hazır olmasını sağlayacaktır.

BUNLARIN HİÇ BİRİSİNİ EVDE BİLGİSAYAR BAŞINDA OTURARAK YAPAMAYACAKTIR.

HELE TAKIM OLMAK. İŞTE GEÇMİŞİNDE BU TİP BİR HAZIRLIĞI YOKSA TAKIM OLMAK HAYALDİR. İSTEDİĞİNİZ KADAR TAKIM RUHUNU GÖSTEREBİLMESİ İÇİN KURSLARA VERİN. ÇOCUKLUĞU ONU ELE GEÇİRECEK VE BAŞARISIZ OLACAKTIR.

Neden çocuğunuzu bunlardan ve sayamadığım birçok şeyden mahrum bırakıyorsunuz?
Bazıları diyecekler ki biz onu AVM deki oyuncaklara götürüyoruz. Park’a götürüp salıncaklara ve oyuncaklara binmesini sağlıyoruz.

Elbette onlar da olacak. Fakat çocuk sadece o dakikalarını mutlu geçirmiş olacak. Bir şeyler öğrenmeyecek.

Çocukların 3-7 yaş arası, en fazla algısının açık olduğunu, biliyor musunuz?

Bu dönemde ne öğrenirse hayatı boyunca unutmayacağını, bu yaşlardaki deneyimlerinin hayatında farklılık yaratacağını biliyor musunuz?

Çocukluk döneminin çeşitli etkinlikler ile daha fazla doldurulmasını, aynı zamanda hayal güçlerinin yeni öğrendiği bilgilerle şekillenmesini de sağlayabilirsiniz. 12 yaşına kadar evde büyüyen bir çocuk okulda ve okul yolunda karşılaştığı zorluklarla mücadele edemeyip kendi içine kapanabilir. Ayrıca yanlış düşünceler yüzünden geleceğini yanlış yöndeki seçimleriyle mahvedebilir.

Seçim sizin.
İsterseniz çocuklarınızı bilgisayar başında veya tablet ile baş başa bırakıp, keyfinize ve işlerinize bakarsınız. Arkadaşlarınıza daha fazla zaman ayırırsınız.
İsterseniz de çocuklarınıza, küçük yaştan itibaren doğruyu, yanlışı, iyiyi, kötüyü öğretmeye çalışırsınız. Her fırsatı değerlendirip günlük yaşamda onun eğitimine katkı sağlarsınız. ( Unutmayın, çocuklar sizi dinlemiyor gibi görünse de söyledikleriniz kayda geçiyordur. )
Ya da dünyada başına gelebilecek olaylar için önceden bilgilendirmeyi seçersiniz. Bunu yaparken biraz serbest bırakmanın mahsuru olduğunu düşünmüyorum. Arkadaşlarıyla birlikte sokakta zaman geçirmesini sağlarsınız.

Sokakları dolaşırken etrafınıza bir bakın. Sokakta ip atlayan, top koşturan, yakar top oynayan, saklambaç oynayan vs. var mı?
Manisa merkezin çok yerini yaya olarak gezdim. Mahallelerin gelir seviyesi düştükçe çocukların sokaklarda olduğunu, Gelir seviyesi arttıkça çocukların evde bilgisayar başında ya da AVM lerde, zaman geçirdiğini görüyorum. Ayrıca artık maç yapmak için para verilip halı sahaya gidiyorlar. Normalde halı sahayı kullananların büyükler olması lazım. Çocuklar mahallelerde top oynayabilirler. Tabii ki bu da gelir seviyesi ile ilgili.
Size ilginç bir tespit olarak gelebilir. Gelir seviyesi orta ve yüksek olan yerlerde duvarlarda boya ile yazılan yazılar, gelir seviyesi düşük olan yerlerden daha fazla.
Bu da bize şunu gösteriyor. Sokağa çıkan çocuklar doğa ile baş başa ve hayal güçlerini kullanabildiklerinden, daha fazla oyun imkanı bulduklarından, boya ile yazı yazmak onların düşüncelerinde yok.
Çünkü dışarıda oyun sıkıntısı çekmiyorlar.
Fakat evde bilgisayar başında olan çocukların hayal güçleri kısıtlı olduğundan, bir topluluğa katıldıklarında, oyun için hayal gücünü kullanamıyor. En iyi yaptıkları şey ise çevreye zarar vermek, doğaya zarar vermek, gerektiğinde insanlarla dalga geçmek, tıpkı bilgisayar oyunlarındaki gibi onlara haz veriyor.

Lütfen dolaşırken çevrenize bu gözle bakın. Sizler de farkı görebileceksiniz.

 

Ayrıca yazımın yanlış olduğunu düşündüğünüz de, bu adresten bana mail gönderebilirsiniz. Her türlü düzeltmeye açığım. Yeter ki yapıcı eleştiri olsun.